Anksiyete bozukluğu hakkında konuşmaya başlamadan ilk önce genel tanımını yapalım. Anksiyete bozukluğu : Anksiyete (kaygı , bunaltı) anlamına gelir. Korku kavramlarını tanımlamamızda fayda var çünkü tıp dilindeki korku ile gündelik hayatımızda kullandığımız korku farklıdır. Ancak şunu da bilmeliyiz ki psikoloji açısından korku ve kaygının ne kadar ayrı olduğu konusunda hiçbir zaman kesin bir bilgi olmamıştır . Kaygı (anxiety , anksiyete) nın psikoloji sözlüğündeki tanımı şöyledir : Genel anlamıyla tehlikeye kapılma korkusunun getirdiği veya talihsizlik korkusunun ya da beklentisinin yarattığı bunaltı yada tedirginlik (us dışı korku) anlamına gelmektedir.
Ancak tanımlandığı çerçeveye ve kullanıldığı yere göre değişmektedir, teorik olarak bir temele bağlı olan kaygı teriminin içeriği de büyük farklılıklar ve çelişkiler içermektedir. Psikolojide korku teriminin tanımı şöyledir: Algılanan bir tehlike yada tehdit anında hissedilen ve bir gerilim anında, güçlü bir şekilde gelen kaçma veya kavga etme dürtüsüdür, yerinden çıkacakmışcasına atan hızlı kalp atışları, kaslarda gerginlik oluşur bu belirtilerle yaşanan yoğun ve güçlü bir duygusal uyarılma anıdır.
Anksiyete Hastalığının Nedeni; Korku ve Kaygılardır
Anksiyete ve korku son derece her insanın yaşadığı bir durumdur. Yani bütün insanlar zaman zaman korku ve kaygı içerisinde olabilirler bundan doğal bir durum olamaz. Hayatında hiçbir korku ve anksiyete deneyimi yaşamayan bir insan varsa insanlığından şüphe ederim. Bununla birlikte korku ve anksiyete , hayatımıza fayda yerine zarar getiriyorsa ozaman iş değişir ve başka bir boyuta geçer oda rahatsızlık ya da hastalık olarak değerlendirilebilir. Örneğin, normal düzeyde bir kaygı sınav zamanı gereklidir; ancak kaygı normal boyutu geçip düzeyi aşınca kişi gerçek potansiyelinin altında başarı sergileyebilir.
Anksiyete Bozuklukları Tedavisi
Anksiyete bozukluklarının tedavisi için, her ayrı bozukluğa göre ayrı bir tedavi yapılabilmektedir . Sizler için tedavileri araşırdık :
- Anksiyete bozuklukları tedavisi için , tedaviye erken başlamak gerekir , bozukluğun sürekli hale gelmesine engel olabilmektedir erken tedavi yöntemi. Bu yüzden, “ kendi kendine geçer ” diye düşünmeyip erken tedavi yöntemine başvurmalısınız , bir an önce anksiyete bozukluğunun tedavisine başlamalısınız.
- Tedavi sırasında depresyon, alkol, madde kullanımı vb. ek tanılar belirleyici olabilmektedir. O yüzden tanı koyma sürecinde detaylı bir şekilde değerlendirme yapmak gerekir.
- Değerlendirme sonucunda ise hastaya psiko eğitim verilmelidir ayrıca bilgilendirmede bulunulması tedaviyi olumlu etkileyecekti . Psiko eğitim ve bilgilendirmeye danışan her hasta anksiyete belirtilerini takip etmelidir.
- Anksiyete bozuklukları tedavisi sürecinde doktor, yardım alan kişiyle iyi bir iletişim ve ilişki kurmalı, terapi sürecinde yardım alan kişiyle birlikte konuşup plan yapmalıdır.
- Hasta, bunaltı, kaygılı yapıya sahip olduğundan bundan dolayı, kafein tüketimini azaltmalıdır.
- Yardım alan kişi ile, ilaç tedavisi ve psikoterapi süreci değerlendirilmelidir. Doktor, ilaçlar hakkında hastasına bilgiler vermeli yan etkileri olumsuzlukları hastasıyla konuşmalıdır.
Bir önceki yazımız olan Anksiyete Krizi başlıklı makalemizde anksiyete, anksiyete anında ne yapmalı ve anksiyete belirtileri hakkında bilgiler verilmektedir.
