Anksiyete.net psikolojik hastalıklar ve ilaçlar konusunda hastalara bilgi vermeyi amaçlayan bir web sitesidir. Burada verilen tavsiyeler uzman görüşü değildir.

Anksiyete.net

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Anksiyete
  4. »
  5. Anksiyete Bozukluğu İlaçsız Nasıl Tedavi Edilir?

Anksiyete Bozukluğu İlaçsız Nasıl Tedavi Edilir?

admin admin -
19 0
panik atak ilerlerse ne olur

İş stresi, faturalar, aile yaşantısı ve bunca şeyin arasında sağlı kalmaya çalışmak.. Hayatın olağan akışında bulunan bu baskılar, anksiyeteyi(kaygıyı) daha da artırıyor. Çocukluğunuzda hiç de endişeli biri olmayabilirsiniz, yaşınız ilerledikçe endişeler geliştirmiş olabilirsiniz; ya da tam tersi! Semptomların ne zaman başladığı gerçekten önemsizdir ve eminim siz de öyle hissediyorsunuz. İçinde bulunduğunuz yoğun kaygı-endişe-stres durumundan bir an önce kurtulmak istiyorsunuz. Bazen çaresizliğe kapılıyorsunuz, hiç geçmeyecek diyorsunuz. Facebook hesabımızda birkaç takipçimiz, “Anksiyete Bozukluğu Tedavisi Ne Kadar Sürer?” başlıklı yazımıza, ”mezara kadar” cevabını vermiş. Durum emin olun böyle değil, eğer bir uzman kontrolünde ilaçlı ya da ilaçsız terapilerinizi alır ve bu bozukluğun üstüne giderseniz, anksiyeteyi alt etmek hiç de zor değil.

NOT : Anksiyete Bozukluğu Tedavisi’ne başlamayı düşünüyor ancak ne kadar süreceği konusunda zihninizde şüpheler barındırıyorsanız Anksiyete Bozukluğu Tedavisi Ne Kadar Sürer başlıklı yazımızı, başlığa tıklayarak okuyabilirsiniz.

Anksiyeteyi alt edemeyeceğini düşünen tek kişi siz değilsiniz, bir çok hasta da sizin gibi düşünür. Amerika’da yapılan bir araştırma, 40 milyon Amerikalı’nın bu hastalığa sahip olduğunu göstermiştir.

Kimi hastalar, antidepresanların bağımlılık yaptığından korkarak, ilaç kullanmayı reddetmektedir. Antidepresanların bağımlılık yaptığı algısı da asparagastan ibarettir. Dilerseniz https://www.anksiyete.net/antidepresanlar-bagimlilik-yapar-mi/ bu linke tıklayarak Antidepresanlar Bağımlılık Yapar Mı? sorusuna verdiğimiz cevabı da okuyabilirsiniz.

Biz bu makalede yine de ilaç kullanmadan Anksiyete Bozukluğu’nu tedavi etmek isteyen, tamamen semptomlarını ortadan kaldıramasa bile azaltmasında yardımcı olacak bir takım yardımcı maddeler derledik.

İçinizi Dökün

Güvendiğiniz, size destek olabileceğine inandığınız bir arkadaşınıza içinizi dökün. Özellikle taşıdığınız bu rahatsızlığı anlatın, gördüğünüz olumsuz yönlerini anlamasını sağlayın. Çocukluk yıllarında, iç sesinize daha fazla kulak verdiğiniz doğrudur ancak büyüdükçe kendi kurallarınızı koyabildiğiniz, kendinizi daha iyi idare edebildiğiniz su götürmez bir gerçektir. O yüzden içinizde tutmayın, dökün gitsin.

Kontrollü bir ortamda sağlık üzerine konuştuğumuzu unutmayın. Endişelenmeyin! Endişelenirseniz, her şey daha zor bir duruma gelebilir. Kaygılanmadan, olabildiğince şeffaf bir şekilde arkadaşınıza her şeyi anlatın.

Endişeyi, hayatınızın bir parçası olarak görmeye çalışın. Bağırın çağırın, derin derin nefes alıp verin, ayaklarınızı sıkın! Kaygıyı içinizden çıkaracağını düşündüğünüz, sizi rahatlatacak her ne varsa onu yapın!

Egzersiz Yapın

Aklınızdan bir çok şey geçerken, kaygı içinizi kemirirken; egzersiz yapmak muhtemelen en son isteyeceğiniz şeydir. Gerçekte; egzersiz yapmak, anksiyeteyi azaltan en önemli doğal faktörlerden birisidir.

Fiziksel aktiviteler vücudumuzda; endorfin ve serotonin seviyesini artırır ve duygusal olarak daha iyi hissetmemize yardımcı olurlar. En azından haftada 3 gün, yarımşar saat olarak yapacağınız fiziksel aktiviteler size çok şey katacaktır.

Sizi zorlayacak fiziksel egzersizler yapmak zorunda değilsiniz. Sahilde ya da doğada yürüyüş yapmak, parklardaki egzersiz aletlerini yarım saat kullanmak bile size iyi gelecektir.

Kafeini Bırakın

Bir bardak kahve, bir kutu çikolata, buz gibi bir kola sizin daha iyi hissetmenize yardımcı olabilir fakat kafein, sizde bağımlılık yaratabilir. Anksiyeteniz daha kötü bir hal alabilir.

Kafein, sinir hücrelerinize enerji seviyenizi artıran bir sarsıntı verir fakat baskı altında; bu enerji, anksiyetenizi artırabilir.

Evet, biliyoruz. En sevdiğiniz kafeinli içeceği bırakma fikri, şu anda kalbinizde bir takım çarpıntılara sebep olmuş olabilir, bunu okurken endişelenmiş de olabilirsiniz. Sakın okumayı bırakmayın 🙂

Çünkü tamamen bırakmak zorunda değilsiniz, azaltmanız sizin için çok daha iyi olacaktır.

Günde 4 bardak kahve yerine, 1 bardak normal boyutlu bir kahve içmek daha mantıklı olacaktır. Test edin ve değişimleri görün.

Güzel ve Düzenli Uyuyun

Yoğun geçen günlerinizde, uyumak için vakit yok, değil mi? Sizde günde 3-4 saat uyuyan işkoliklerdenseniz, bunu düzeltmenizin vakti geldi.

Herkesten daha motive, herkesten daha çalışkan olduğunuzu düşünebilirsiniz ancak siz bir robot değilsiniz; insansınız 🙂

Sizin de düzgün ve verimli çalışabilmeniz için uykuya ihtiyacınız var. Uzaylı ya da bir robot olmadığınız sürece sizin de düzenli bir uykuya ihtiyacınız var.

Uykusuzluk ile başa çıkabiliyor olun ya da olmayın, uyku miktarınızı bilerek sınırlandırmayın. Sınırlandırırsanız, bu sizi endişeli ve sinirli bir insan haline getirecektir. Hele hele az uyuyan insanların, kahve ile ayakta kalma gibi bir alışkanlığı var ki; üstte zaten kafeini bırakmanız-azaltmanız gerektiğini yazdık. Bu alışkanlıklarınızdan vazgeçin.

Daha iyi bir uykuya sahip olmak için, lütfen uykuya odaklanmaya çalışın. Ne kadar çok odaklanırsanız, o kadar güzel bir uykuya sahip olacaksınız. Yatmadan önce rutinler hazırlayabilir ve gerçekleştirebilirsiniz (örn: kitap okumak,bulmaca çözmek)

Hayır Demeyi Öğrenin

Hayatı ağzına kadar su dolu bir bardağa benzetin. Bardak zaten dolu, e damlayana yazık olacak. Şunu demek istiyoruz; kendinizi başkalarının problemleriyle boğmayın, endişeniz çok daha fazla artacaktır. Hepimiz ”alan el olma veren ol” atasözünü duyduk ancak; hayatımızda öyle bir denge kurmaliyiz ki, başkalarının sizin zamanınızı ihmal etmesine izin vermemelisiniz.

Başkalarının problemleriyle çok ilgileniyor, içselleştiriyorsanız; kendi problemlerinizle ilgilenmekte güçlük çekeceksiniz. Bu söylediklerimiz, kimseye yardım etmeyin, kimsenin derdini dinlemeyin demek değil; sadece kendinize daha çok değer verin. Hayatınızın merkezine, başkalarının problemlerini koymayın.

HAYIR DEMEKTEN KORKMAYIN!

Düzenli Yemek Yeyin

Anksiyetenin, fiziksel belirtilerinden biri de mide bulantısıdır. Mide bulantısı var olunca, kişi öğün atlatabilir, yemek yemek istemeyebilir.

NOT : Anksiyete’nin fiziksel belirtilerini https://www.anksiyete.net/yaygin-anksiyete-bozuklugu-belirtileri/ bu link üzerinden okuyabilirsiniz.

Öğün atlamak, emin olun ki kaygınızı daha çok artıracaktır. Neden mi? Yemek yemediğinizde önce kan şekeriniz düşer, bu da kortizol adı verilen stres hormonunun salgılanmasına neden olur.

Yemek yemeniz gerektiği, midenize bulduğunuz herhangi bir şeyi göndermek anlamına gelmez! Abur cubur yemek, düzenli yemek yemeniz gerektiğini söylediğimiz için bir bahane olmamalıdır.

Şeker, kaygıya neden olmaz. Şeker tüketimi, sinirlilik ve titremeye sebep olabilir.

Öğünlerinize daha sağlıklı gıdalar ekleyin. Protein, meyve, sebze ve sağlıklı yağ ürünlerini öğünlerinize eklemeyi ihmal etmeyin.

Strateji Oluşturun

Anksiyete, kontrolden çıkma korkusundan oluşabilir. Her zaman, hayat denen bu arabada, direksiyon koltuğunda olamayacaksınız. Ancak sizi kaygılı hale getiren şeyleri keşfedip, bunlarla başa çıkmak için stratejiler geliştirebilirsiniz.

Bir partide, insanlar eğlenirken, sohbet ederken; ”bunlar nasıl böyle rahatça eğlenebiliyorlar?” diye düşündünüz mü? Bu yazıyı okuyorsanız; muhtemelen cevabınız da ”evet” olacaktır.

Kendinize bu tür sosyal aktivitelere gitmeden önce stratejiler belirleyin.

Unutmayın, kontrolünüzü ne kadar elinizde tutarsanız; o kadar az kaygı yaşayacaksınız. Bunun için de kontrolünüzü elinizde tutmanızı sağlayacak stratejiler üretin. Sizi en iyi yine kendiniz tanıyorsunuz.

 

 

 

Bir önceki yazımız olan Anksiyete Bozukluğu Tedavisi Ne Kadar Sürer başlıklı makalemizde anksiyete bozukluğu belirtileri, anksiyete bozukluğu durumunda ne yapılmalı ve anksiyete çeşitleri hakkında bilgiler verilmektedir.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir